Sınav kaygısı yalnızca zihinsel bir baskıdan ibaret değildir; hem fiziksel hem de duygusal düzeyde çok katmanlı bir etki yaratır. Özellikle TYT kursu veya AYT kursu gibi yoğun hazırlık süreçlerine giren öğrencilerde, bu kaygının belirtileri gözle görülür hâle gelir. Erken fark edilmediğinde öğrencinin tüm akademik planını altüst edebilir.
Sınav kaygısı yaşayan öğrenciler genellikle şu fiziksel belirtileri gösterir:
Kalp çarpıntısı, göğüste sıkışma
Terleme, mide bulantısı
Nefes darlığı veya düzensiz nefes alışverişi
Baş ağrısı, titreme
Bu belirtiler özellikle sınava yaklaştıkça artar. Öğrenci, sınav salonuna girmeden önce bile yoğun bir panik hissiyle baş etmek zorunda kalabilir.
En acı veren etkilerden biri, öğrencinin çok iyi bildiği konuları sınav esnasında hatırlayamamasıdır. Bu, özellikle TYT kursu öğrencilerinde sık görülür çünkü TYT süresi kısıtlı ve çoktan seçmeli yapısı gereği hızlı düşünmeyi gerektirir.
Sınav kaygısının bilişsel belirtileri şunlardır:
Dikkat dağınıklığı
Unutkanlık
Düşünce hızında yavaşlama
Soruları anlamada güçlük
Bu belirtiler öğrencinin potansiyelini perdeleyerek sınav başarısını doğrudan etkiler.
Sınav kaygısı, öğrencinin duygusal dengesini de sarsar. AYT kursu gibi uzun soluklu ve konuları derinlemesine öğrenmeyi gerektiren programlarda öğrenciler:
Sürekli başarısız olma korkusu yaşar
Kendini başkalarıyla kıyaslamaya başlar
Hedeflerinden vazgeçmeye meyleder
İçine kapanır ve çevresiyle iletişimi zayıflar
Bu durum öğrencinin sadece akademik değil, sosyal yaşamını da olumsuz etkiler.
Ders çalışmaktan kaçınma, denemelerden uzak durma, son dakikaya kadar erteleme davranışları, aslında öğrencinin kaygıdan kaçma stratejisidir. Ama bu davranışlar, öğrenciyi başarıdan daha da uzaklaştırır. Kaygı ile yüzleşmek yerine kaçındıkça, duygusal yük daha da ağırlaşır.
Kaygının kronikleşmesi, öğrencinin sonraki akademik süreçlerine de zarar verir. Üniversiteye yerleşmiş olsa bile geçmişte yaşadığı kaygı, yeni sınavlara veya sunumlara karşı benzer duyguların yeniden ortaya çıkmasına neden olabilir. Özellikle lise son sınıf öğrencilerinde yaşanan bu durum, üniversite yaşamına da taşınabilir.
En büyük hata, sınav kaygısının belirtilerini “geçer” diye görmezden gelmektir. Aksine, belirtilerin erken fark edilmesi öğrenciyi daha büyük psikolojik yüklerden koruyabilir. Bu nedenle hem veliler hem de eğitim kurumları bu belirtileri tanımalı ve gerekli yönlendirmeleri yapmalıdır.